2 Ağustos 2009 Pazar

ertuğrul özkök türk gazeteciliğinin zirvesidir

olaylara saplantıyla bakmaması; temel prensiplere sadık kalmak $artıyla konjonkürel olarak 'deği$meyen tek $ey deği$imin kendisidir' $iarıyla pozisyon alabilmesiyle arkada$ toplantılarında büyük bir açıklıkla ifade edebildiğim bir cümle.

bazılarının sürekli olarak dalga geçtiği 'gelin itiraf edelim' kalıbı bile, kendi kendimize itiraf edemediğimiz ama içten içe gerçekliğini bildiğimiz siyasi gerçeklerin farkına varmamızı sağlıyor ertuğrul özkök. türk gazetecilik hayatında bu gerçeklikleri bu kadar açık bir $ekilde ifade edebilmenin öncü temsilcisi ertuğrul özkök'tür. özkök sonrası ardından giden ba$ka yazarlar türkiye'nin bugün çözüm bulmaya çalı$tığı siyasi yaraların çözümü için kalem oynatmaktadırlar. hem merkez medyanın amiral gemisinde genel yayın yönetmenliği yapmak, hem de büyük siyasi sorunların çözümü için iğneyle kuyu kazmak kolay i$ değildir. üstelik etrafında, daha 3. sayfasında statükonun en temel ta$larından biri otururken.

bu ve bu gibi nedenlerden ötürü, bugün türk gazeteciliğinin gelebileceği en yüksek noktanın ertuğrul özkök olduğunu dü$ünüyorum. bence hem üslup açısından hem de içerik açısından türkiye'nin en büyük gazetecisi/ genel yayın yönetmeni ertuğrul özkök'tür.
(nasilbirdemokrasiistiyoruz, 02.08.2009 11:35)

12 eylül en çok islamcılara zarar verdi

uzun süredir üzerinde dü$ündüğüm, tahliller yaptığım, alt metinler okuyarak geli$tirdiğim bir ifade, uğra$ılardan sonra vardığım yargı. askeri darbe belki o zaman ülkede hakim olan kaos ortamının nihayete erdirilmesi açısından bazı çevrelerce gerekli görülmü$ olabilir. nitekim büyüklerimiz hep anlatıyor o dönemdeki anar$ik olayları. evden çıkıp i$e giden her insanın ak$am eve döneceğinden ku$ku duyuluyormu$. ya bir çatı$mada kurban gider ya da olaylara karı$ıp içeri alınırsa diye.

inanın az önce zaman gazetesi yazarı değerli aydın ali bulaç beyi dinliyorum, anlattıkları $eyler gerçekten tüylerimi ürpertti. sırf islami duyarlılıkları ön plana çıkaran bir dergi çıkardığı için günlerce selimiye'de hücrede sekiz ki$i olarak kaldığını anlattı. üstelik sürekli 'kemikkıran' adlı bir polis tarafından acımasızca dövülerek. günde 2 defa ve yalnızca 5 dakika olmak üzere tuvalete gitme hakkıyla. bunun gibi daha nice islami duyarlılığa sahip aydınımız hak etmekdikleri bu muameleye maruz kaldılar.

bakın askerlerle ali bulaç bey arasında geçen diyaloğu aktarayım size;

asker: siz komunist misiniz, niye aldılar sizi içeriye?
ali bulaç: yok ağabey biz dergi çıkarıyorduk
asker: hadi la, camiden mi aldılar da getirdiler sizi?
ali bulaç: evet camiden getirdiler
asker: dalga mı geçiyon la sen bizle

bir ba$ka aktarabileceğim anektod ise ali bulaç ile o dönem de yine cumhuriyet'te yazan bir arasında geçen diyaloğ. ali bulaç aynı cezaevinde kaldığını gördüğü yazara geçmi$ olsun demek için yanına gider,

ali bulaç: geçmi$ olsun efendim
cumhuriyet yazarı: sağolun, size de geçmi$ olsun, komunist misiniz siz de?
ali bulaç: hayır efendim, biz tefsir dergisi çıkarıyorduk
cumhuriyet yazarı: haa sağcısınız yani (arkasına bile bakmadan çeker gider)

i$te solcu anlayı$ veya kendini solcu zannedi$ böyle bir $ey. adam sana gelmi$ efendi gibi 'geçmi$ olsun' dileklerini sunuyor, sen 'sağcı' olduğunu duyar duymaz topukluyorsun. ayıp ya.
(nasilbirdemokrasiistiyoruz, 02.08.2009 08:56)

ak parti gelmeseydi türkiye batacaktı

bundan sanıyorum 1-2 yıl önce meclis müzakereleri esnasından ak parti milletvekili prof. dr. burhan kuzu beyin sarfettiği son derece doğru söz. hatta sanıyorum ana muhalefet ve yavrusu muhalefet partilerine $öyle seslenmi$ti burhan bey, 'hadi ordan, hadi ordan, ak parti gelmeseydi türkiye batıyordu be, allahtan ak parti geldi de toparlanma ba$ladı.' tam olarak böyle olmasa da a$ağı yukarı bu $ekildeydi sözleri. fakat benim gayem, bu sözün arka planını 4 temel ana ba$lık halinde ele almak ve doğruluğunu ispat etmek olacak.

1- ak parti'nin türkiye'nin çimentosu olmasıak parti, 7 siyasi bölgeden müte$ekkil olan ve 3 kasım 2002 tarihine kadar her bölgesi ayrı telden çalan türkiye'yi belli bir nizama sokmu$tur. siyasi iradenin egemenliğini ve desteğini hisseden millet i$ine, mesleğine ve evlatlarının yarınına daha sıkı sıkıya sarılmı$tır. farklı etnik kökenlerden, farklı dini inanı$lardan gelen ve aralarında geçmi$te ya$anan bazı tatsızlıklardan ötürü husumet olan bir kısım insanımızın neredeyse tamamı ak parti çatısı altında birle$mi$, karde$ kavgası ak parti sayesinde sona ermi$tir. diyaloğ, ho$görü, isti$are ve bir ve beraber olma düsturu ile hareket etmek suretiyle farklı toplumsal katmanlar bir araya gelmi$, kız alıp kız verilmi$, mahallelerde gerçekle$en sohbet toplantıları aracılığıyla insanlarımızın birbirleri hakkındaki ön yargıları son bulmu$tur.

2- ak parti'nin ekonomik anlamda ülkeyi yeniden tesis etmesiak parti, imaj itibariyle batıda olup esasen son komunist ülke olmak gibi bir ayıba sahip türkiye ekonomik tablosunu sil ba$tan yeniden düzenlemi$tir. özelle$tirme gibi çağda$ iktisadi argümanlarla hem hazineye bir dolu kaynak aktarılmı$, hem de özel sektörün eline geçen kamu iktisadi te$$ekküllerinin bu sayede teknolojik alt yapılarının çağda$ bir seviyeye gelmesi sağlanmı$tır. bu yolla vatanda$ daha kaliteli ve daha uygun fiyatlara hizmet satın alabilme $ansına sahip olabilmi$tir. yine ak parti döneminde konut ve araç satı$larında patlama ya$anmı$, milyonlarca buzdolabı, çama$ır ve bula$ık makinesi satılmı$tır. ekonomik kriz çığırtkanlarına duyurulur.

3- ak parti'nin sosyal politikalarıözellikle 1994 yılında istanbul ve ankara büyük$ehir belediye ba$kanlıklarını ak parti siyasi çizgisinin büyük bir zafer elde ederek kazanması ile birlikte, açlık ve kı$ın dondurucu soğukları ile mücadele eden vatanda$larımıza devletin (veya o dönem için belediyenin) sıcak yüzü ile tanı$mı$lardır. 'sosyal' demokrat - merkez sağ koalisyonlarının yarattığı ekonomik krizlerin, havada uçu$an anayasa kitapçıklarının açlıkla imtihan ettiği osmanlı ahfadı bu büyük millet, ilk kez vesayet rejiminin değil, milletin değerlerinin bekçisi olmu$ bir siyasi anlayı$ ile tanı$ıyordu. nohudundan makarnasına, pirincinden kuru fasulyesine, her ramazanda her ilçede kurulan devasa iftar çadırlarından kurban bayramlarında payla$ılan dana / koyun etlerine kadar her imkan milletin önüne sunulmu$tu artık. hiçbir vatanda$ımız yatağa aç bir vaziyyette girmeyecekti. evlenme niyetinde olup bu hayırlı olayı gerçekle$tirecek maddi donanımdan yoksun genç hanım ve erkek karde$lerimize gerek kendilerine uygun bir e$ adayı bulmakta yardımcı olunacak, gerekse nikahları düğünleri belediyelerimizce ücretsiz bir $ekilde gerçekle$tirilecekti. bununla beraber evliliklerinde kendilerine yardımcı olacak, sıkı$tıklarında açıp okuyabilecekleri belediyelerimizce hazırlanmı$ danı$man kitaplar da bu uzun ve dolambaçlı evlilik sandalında kendilerine yardımcı olacaktı.

4- ak parti'nin özgürlük alanlarını genisletmesibildiğiniz gibi ana dili, dini birbirinden farklı vatanda$larımız öteden beri olmu$ ve devletçe bu vatanda$larımıza yönelik istenmeyen kimi hareketler gerçekle$tirilmi$ti. fakat ak parti döneminde bu davranı$ biçimleri sona ermi$tir. burada ak parti'nin kendisine sunulan vesayet rejiminin bekçisi olma teklifini sert bir dille reddetmesinin, kendisine yönelik olarak yayımlanan muhtıraları aynen muhatabına iade etmesinin büyük payı vardır. bu sayede sivil siyaset alanı bir daha daraltılamayacak kadar geni$lemi$, herkes yerini öğrenmi$tir. bununla beraber gerek dini azınlıklara gerekse de farklı etnik kökenden gelen yurtta$larımıza yönelik gerçekle$tirilen jestler, anadilde tv yayınına izin verilmesi, bizzat devletin birkaç kanalını bu gereksinime ayırması dikkat çekicidir. farklı mezheplerden vatanda$larımıza yönelik yeni açılımlar, düzenlenen çalı$taylar hep ak parti döneminde gerçekle$tirilmi$tir.7 yıl gibi kısa bir sürede benim hemen bir çırpıda aklıma gelen güzellikler bunlar. tüm bu ya$ananlar olmasaydı dü$ünüyorum da, allah korusun hakikaten türkiye batabilirdi. zaten millet de, 4 seçimdir bu güzellikleri ve ak parti olmasaydı olabilecekleri görüyor ve takdir ediyor.

ak parti daha nice yıllar bizi mutlu etmeyi istiyor. türkiye'yi birlikte, el ele yönetmeyi, sorunları diyaloğ ile a$mayı teklif ediyor.

haydi $imdi sıra sizde!
(nasilbirdemokrasiistiyoruz, 23.07.2009 09:34)